David Beer
Orwell’in makalesi kısaca her bir saiki sırayla özetler. İlki, Orwell'in “zeki görünme, hakkında konuşulma, ölümden sonra hatırlanma arzusu" olarak tanımladığı “katıksız egoizm”dir. Kimsenin yazma motivasyonunun bu olduğu sonucuna varmak isteyeceğinden emin değilim, öyle olsa bile.
03/24 | Çeviri
Yazarları yazmaya iten sebepleri çoğunlukla bir sır perdesi örter, yazarların kendileri için bile. Nadiren de olsa eserlerini açıklamaları istendiğinde, akıllar genelde eserlerin pratik ve maddi tarafına gider. Yazma zanaatına hasredimiş podcast'leri ele alalım mesela, bunların odak noktasında ekseriyetle pratikle ilgili sorular yer alır. Nasıl bir günlük program takip ettiklerinden, masalarını nasıl düzenlediklerinden, hangi mekânlarda yazdıklarından, kullandıkları kelimelerin sayısından, bağlı oldukları rutinlerden, güvenilirliği tecrübe edilmiş üretkenlik tekniklerinden, bölümleri ne şekilde planladıklarından, edisyon sürecine dair ipuçlarından, tanıtım faaliyetlerinden vesaire bahsedilir. Arada bir biyografik hikâyeler de anlatılır, o zaman da genellikle yazmaya nasıl başladıkları üzerinde durulur. Eserin yaratılış sürecine dair bütün düşünceler sıcak karşılanır. Yazarlar genellikle çektikleri zahmeti ilginç ve eğlenceli şekilde anlatır.
Yazma faaliyeti rahat rahat ayrıntılara boğulurken, ilk başta kelimeleri bir sayfaya dökme ihtiyacını doğuran sebepler o kadar yakından incelenmez. Belki de yazma saikini [nedenleri, güdüleri] açığa vurmanın onu buharlaştırmasından ve yazarın sıkışıp kalmasından duyulan gizli bir korku vardır. Yaratım sürecini çok yakından analiz etmemek en iyisidir. George Orwell'in bu gizemi çözmeye yönelik girişiminin, yayımlanmasından yaklaşık seksen yıl sonra bile hâlâ önem taşımasının nedeni bu suskunluk olabilir.
George Orwell
Orwell, 1946 tarihli “Neden Yazıyorum?” başlıklı denemesinde, yazma uğraşı ve onu harekete geçiren dürtü üzerine derinlemesine düşünmüştür. Kasten doğrudan olan yazım tarzından beklediğimiz gibi, veciz içgörüler fazla allanıp pullanmadan gelir. Orwell'in dobra dobra iddia ettiği üzere, kelimeler için para almanın yanı sıra, yazmak için yalnızca dört neden vardır.
Deneme esas itibarıyla kendi yaklaşımıyla ilgilidir, yine de dünyayı şekillendiren güçlere olan alakası onu, insanları yazmaya iten şeyin ne olduğunu sorgulamaya sevk eder. Orwell nasıl olduğunu şöyle açıklar:
Geçimini sağlama gereksinimini bir kenara bıraktığımızda yazmayı (en azından nesir yazmayı) sağlayan dört temel dürtü vardır. Bu dürtüler, her yazarın içinde farklı derecelerde bulunur ve ölçüleri her yazarda zamana ve içinde bulunduğu ortama göre değişir... [1]
İddiaları, yazma ve yazarlar hakkında evrensel bir nosyona dayanmaktadır ve bu nosyon, yazmaya iten saiklerin bireylerde farklı karışımlarda bir araya gelebileceği fikriyle dengelenmiştir. En önemlisi de, yazma güdüsünün sabit olmadığına işaret eder. Durmuş oturmuş da olabilir uzun vadeli de, gelgelelim değişebilir de. Bu kısmen, onun gevşek bir tabirle “atmosfer” diye adlandırdığı şeyin bir ürünü olabilir; bu da döneme hâkim olan duygular, deneyimler ve olaylar olarak düşünülebilir. Hatta denemenin tarifi, yazarın, her metnin altında yatan bu dört saikin nasıl dengeleneceğini seçebileceğini bile sezdirir. Yazar kendi saikini seçebilmektedir.
Burada Orwell’in yalnızca yazarın geçmişini düşünmekle kalmadığını görürüz, motivasyonların değişemeyeceğini de düşünmez. Bunu vurgulamak için, aslında nesir yaratırken değişiklik gösteren kendi saikleri üzerine kafa yorar. Ona göre siyasi saiklerle yazdığında yazıları gelişme kaydetmektedir.
Orwell'in seçenekler listesi kısadır. Sunulan tipoloji, bir amaç duygusunu geriye dönük olarak yerleştirmek için bir çerçeve sağlayabilir sadece. Buna bakmanın diğer bir yolu da, Orwell’in niyetinin, bu saikleri yazarı kışkırtmak amacıyla ortaya koymuş olmasıdır. Bunlar bir cevap olmaktan ziyade süreklilik arz eden sorulardır. Adeta Orwell seçenekleri sunarak bizi seçim yapmaya zorlamaktadır.
Orwell’in makalesi kısaca her bir saiki sırayla özetler. İlki, Orwell'in “zeki görünme, hakkında konuşulma, ölümden sonra hatırlanma arzusu" olarak tanımladığı “katıksız egoizm”dir. Kimsenin yazma motivasyonunun bu olduğu sonucuna varmak isteyeceğinden emin değilim, öyle olsa bile. Belki de Orwell'in anlatmak istediği tam da budur. Bunu olası bir saik olarak gören bir yazar, gelecekte kendisini bundan uzak tutmak isteyebilir.
İkincisi ise daha çok kelimelere ve onların nasıl göründüğüne ya da bizi nasıl gösterdiklerine dair duyulan zevkle ilgilidir. Orwell bunu “estetik coşku” diye adlandırır Bu, “dış dünyada ve diğer yandan sözcüklerde ve sözcüklerin doğru bir şekilde düzenlenmelerinde güzelliğin algılanması” ile tanımlanan yazıdır. Duruşunuza bağlı olarak belki de daha tercihe şayan bir seçenek.
Üçüncüsü, yazmaya iten saike olduğu kadar yönteme de bir çeşni katıyormuş gibi görünen “tarihsel dürtü”dür. Bu, “şeyleri oldukları gibi görme, gerçekleri bulma ve gelecek nesillerin kullanımı için saklama arzusu” olarak tanımlanır. Daha ziyade belgeleme ve zapt etme (capture), dünyaya ve onun nasıl değiştiğine dair temel açıklamalar sağlama dürtüsüyle ilgilidir. Belki de Orwell’in tercihlerinin nerede yattığına dair ipuçları görürüz burada.
Son olarak, dördüncü saik “politik amaçlar”dır. Orwell için bu, “dünyayı belli bir yöne götürme arzusu” olarak anlaşılabilir. Tarihsel amacı güdüleyen şey fiilen kayıt altına almakken, bu politik amaç daha fazla niyet taşır. Gelecekteki eylemleri şekillendiren argümanlar oluşturmakla; tatlı sözlerle kandıran ve kışkırtan yazılarla ilgilidir.
Bu dört saik Orwell tarafından tercih sırasının tersine sıralanmış gibi görünmektedir.
Denemedeki bu pasajın ortaya attığı fazladan bir soru daha var: En başta Orwell'in kendisi Neden Yazıyorum denemesini neden yazdı? Kendi listesinde yer alan dört saikin bunun nedenini açıklayıp açıklamadığını sorabiliriz kendimize. Ya da belki de onu bu denemeyi yazmaya kışkırtan başka bir sebep vardır. Yine de bu denemenin Orwell’in siyasi motivasyonlarından kaynaklandığı öne sürülebilir. Başkalarını da daha politik olmaya kışkırtmak için yazıyor olabilir. Orwell’in iddialarından biri, yazının ardında yatan saikin sonuç üzerinde etkileri olduğudur. Saikler eserin biçimini ve dolayısıyla yazının etkisini ve sonraki yaşamını şekillendirir.
Orwel’in makalesi bir çerçeve sunmakla beraber hangi kategoriye dahil olduklarına dair kararı yazarlara bırakmaktadır. Ya da saiklerin oluşturduğu hangi kombinasyonla hareket ettikleri ve bunların yüzdelik dağılımının nasıl olabileceği de yine onlara kalmıştır. Yine de Orwell'in burada aslında daha kuralcı/buyurgan davranıp davranmadığı takılıyor aklıma. Yazarı saikleri üzerine düşünmeye ve hatta gelecekteki eserlerinde amaç duygusunu yeniden şekillendirmeye zorluyor olabilir.
Yazardan saiklerini düşünmesini istemektedir ki bu da yazıyı yönlendiren şeyin değişmesine yol açabilir. Denemenin devamında kendi yazdıkları arasında en iyilerinin siyasi yazılar olduğunu söylediği göz önüne alındığında, Orwell’in bu seçenekler listesini yazarları neyi neden yaptıklarını düşünmeye sevketmek için kullandığını varsayabiliriz. Demek ki söz konusu olan bir teşhisten ziyade kışkırtmaya yönelik bir alıştırmadır.
Orwell içe bakmak ya da basitçe düşünmek yerine, siyasi bir amaç güderek, yazma üzerine yazdığı denemeyi okuyacak olan yazarlara bir reçete sunmaktadır. Denemenin büyük olasılıkla onun saikler listesinin dördüncüsü tarafından yönlendirildiği sonucuna varabiliriz. Ana hatlarını çizdiği saiklerin merceğinden bakıldığında, yaptığı şey düzyazı pratiğine övgüler düzmekten daha fazlası gibi görünüyor. Orwell’in mesajı, yazının ardındaki saiklerin tadil edilmesiyle yazının değiştirilebileceğidir. Gerçi şimdi ben de bu yazıyı yazmak için ne gibi bir sebebim olduğunu merak ediyorum.
Çeviri: Cana Bostan
Kaynak: Why Do Writers Write?, David Beer, medium.com. [İlgili bağlantı]
[1] George Orwell, Neden Yazıyorum, çev. Levent Konca, Sel, 2013 (2. bas.), s. 10. Aşağıdaki alıntılar için bkz. age., s. 11.
Comentários