Umberto Eco
Benim Ortaçağım geleceğe dair bir nostaljiyi barındıran gerçekçi bir dönemdi. Fakat şimdiye dek gördük ki Ortaçağ, tanım gereği, daima haklı olduğunu varsayan bir Gelenek tarafından da model alınabilir.
09/24 | Çeviri
Bir keresinde yeni bir Ortaçağ’da yaşadığımızı söylediğim uzun bir deneme kaleme almıştım. [1] Gelgelelim bununla bir dünya-imparatorluğunun sonu ile yeni bir politik dengenin yükselişi arasındaki, politik, kültürel ve teknolojik dönüşümleri içeren bir geçiş dönemini kastetmiştim: Tarihsel kart destesinin baştan karıldığı ve geçmişe dönük hiçbir nostaljiye izin verilmeyen, epey çoğulcu bir dönem. Benim Ortaçağım geleceğe dair bir nostaljiyi barındıran gerçekçi bir dönemdi. Fakat şimdiye dek gördük ki Ortaçağ, tanım gereği, daima haklı olduğunu varsayan bir Gelenek tarafından da model alınabilir. Mutlak’ın Tüccarları bu Ortaçağ’ın sahtelerini üretiyor ve biz onlara, Saf-Olmayan Yeni Bir Aklın Eleştirisi’nin sancağı altında meydan okumak zorundayız.
Bugün post-modern denilen dönemin Ortaçağ ile paylaştığı ortak yön, ansiklopedik oburluğu ve esnekliğidir. Bunda sorun yok. Ayrıca Goethe’nin göklere çıkardığı Strazburg Notre Dame Katedrali’ne Rönesans’ın sıkıcı geometrileri karşısında ayrıcalık tanımakta da bir beis yok. Gelgelelim Galileo’nun haklı olduğunu unutamayız ve hiçbir düş bizi onun yanıldığına ikna edemez.
O halde çok yaşasın Ortaçağ ve onu düşleyenler, gelgelelim bu düşün aklın düş görmesi olmaması şartıyla. Şimdiye değin çok fazla canavar yarattık zaten.
Çeviri: Yasin Karaman
* Semiotica, Cilt: 63, Sayı: 1-2, 1987, s. 239.
[1] Çevirmenin notu: Bu fragman, Umberto Eco’nun Bloomington, Indiana at the Ninth Annual Meeting of the Semiotic Society of America (Ekim 1984)’da sunduğu “Ortaçağı Düşlemek” bildirisine yaptığı ektir. Bahsi geçen bildiri metni Faith in Fakes: Travels in Hyperreality (Vintage, 1986, s. 61-72) kitabında yer alır [Türkçesi: “Ortaçağ’ı Düşlemek”, Ortaçağ’ı Düşlemek içinde, çev. Şadan Karadeniz, İstanbul: Can Yayınları, 2015 (4. Baskı), s. 131-146]. Düzelti önerileri için Utku Özmakas’a teşekkür ederim.)
Comments